Türk Eğitim Derneği'nden Yeni Sbs Sistemi Değerlendirmesi

Türk Eğitim Derneği'nden Yeni Sbs Sistemi Değerlendirmesi
Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu ortaöğretime geçiş konusunu irdeledi.

Haber: Türk Eğitim Derneği'nden Yeni Sbs Sistemi Değerlendirmesi
İngilizcede Şaşırtan Türkiye Anketi Sonuçları! Tıklayın
Kredi İhtiyacı Olanlar Mutlaka Tıklasın! Taksit Fırsatı
"Ortaöğretime geçiş konusu, toplumun tüm kesimlerince ortak olarak kabul edilen eğitim sorunlarından biri. Zira, hem Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ile ortaöğretime giriş, hem de yüksek öğretim giriş sınavlarına hazırlık için ortaöğretim süresince yaşanan süreç toplumu derinden etkiliyor.

Son günlerde hem hükümet programının bir gereği olarak hem de Milli Eğitim Bakanlığı'nın askıda kalmış bir sözü olarak SBS'de yeni bir değişikliğine gidiliyor. 2002 yılından beri her yeni gelen eğitim bakanı bu konuya el atma gereği duydu. Sorunun sürekliliği ve yoğunluğu ortaöğretimin içinde bulunduğu krizi açıkça gösteriyor. Diploma şartı olmasa öğrenciler liseye gitmeksizin dershanelere devam etmeyi seçecek hale geldiler. Yüzbinlerce öğrencinin rapor alarak liseye olabildiğince az devam etmeyi hedeflemesi, sorunu yeterince açıklıyor.

Dershane başta olmak üzere okul dışı ortamlar öğrencilere daha cazip geliyor. Bundan dolayı ortaöğretimde bir değişim ihtiyacı bulunduğu konusunda toplumsal bir uzlaşma var denilebilir.

Ortaöğretime girişle ilgili olarak son 20-30 yılda yapılanlar yapısal bir yaklaşımdan çok günü kurtarmaya yönelik, ancak geleceği ipotek altına alan bir karakter taşıyor. On yıllardır yapılagelen proje veya değişikliklerin ortak noktası sınavın adını ve sayısını değiştirmek. Eşitsizlik temelli bu sorunun gerçek bir çözüme kavuşturulabilmesi sınavların adının veya sayısının değiştirilmesinden çok daha öte bir mesele. Nasrettin Hoca'nın anahtarı kaybettiği yer karanlık olunca anahtarı dışarıda aydınlık bir yerde araması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Sorunun gerçekçi çözümünü içeren yer karanlık. O nedenle aydınlık yerde anahtarı arıyormuş gibi yapmak durumunda kalıyoruz sanki.

Bir başka merkezi sınav söz konusu

Nedir bizim karanlığımız? 150 bine yakın öğretmen açığı, öğretmen yetiştirme ve hizmetiçi eğitimin içinde bulunduğu çıkmaz, öğretmen niteliğindeki yapısal sorunlar, okulların temizlik, güvenlik, yakıt, haberleşme gibi en temel ihtiyaçlarını dahi finanse edemeyen sistem, on yıllardır yatırım bütçesinde gözlenen sınırlılık ve daha nice mesele ortaöğretimdeki karanlığımız.

OECD ülkeleri içinde, eğitimde eşitsizliğin en acımasız yaşandığı ülkelerden biriyiz. Bu sorunların üstesinden gelemediğimiz için sorunu daha da karmaşık hale getiren geçici çözümler üretme yoluna gidiyoruz. LGS, OKS, SBS gibi isim değişikliklerinin, tek aşama, üç aşama gibi sınav sayılarının iyileşme yerine sorunu derinleştirdiğini hepimiz gördük. Bütün liselerin eşitsizliğini giderici tedbirler alınmadan Anadolu lisesi haline getirilmesi özelde bu liselerin genelde ortaöğretimin itibar yönetimini son derece güçleştirdi. Yolardaki her arabaya Mercedes markasının yapıştırılması nasıl ki bu arabaları eşit kılmayacaksa liseler için de aynı durum söz konusu olabilecektir.

Ağustos ayında netleşeceği belirtilen ortaöğretime geçiş sistemi yeni bir döneme geçileceğini gösteriyor. Yıl içinde merkezi olarak yapılacak sınavlar ve yıl sonunda çok talep gören bazı meşhur okullar için sınırlı sayıda öğrencinin katılacağı bir başka merkezi sınav söz konusu. Yeni uygulamanın avantaj ve dezavantajları çok fazla dillendirilmiyor. Ancak sınav güvenliği, dershane sayısının artması, eşitsizliğin derinleşmesi gibi çok sayıda soruna yol açabileceği aşikar. Diğer yandan, mevcut uygulamayla ilgili olarak nasıl bir etki analizi çalışması yapıldı ki bundan vazgeçiliyor. ya da nasıl bir simülasyon çalışması hayat geçirildi ki yapılmak istenenin eskisinden daha iyi olacağını düşünüyoruz. Önerilen uygulama hangi açılardan ne gibi getiriler ortaya koyacaktır? Tüm bunların daha açık ve şeffaf olarak tartışılmasında yarar var.

Türk Eğitim Derneği (TED) olarak Ortaöğretime geçiş sisteminde ele alınması gereken tedbirleri "Ortaöğretimde Dönüşüm: Bir Yol haritası Önerisi" adlı çalışmamızda ortaya koyduk. Bu çalışmada "elma sepeti" metaforu üzerinden hareketle uzun soluklu ve çok parametreli pratik bir yol haritası önerdik. Öğrencinin sadece sınav notları gibi tek elma üzerinden değil nesnel ve ölçeklenebilir bir yaklaşımla çok sayıda kaynaktan beslenen birden fazla elmanın söz konusu olduğu bir sistem öneriyoruz. Buna göre, eğitim bölgeleri anlamında okul bölge sistemlerinin "paylaşılmış okul bölgesi" adı altında tanımlanmasında yarar görülüyor.

Bu suretle kendi içinde yükseköğretim hariç tüm okul kademelerinin sağlıklı bir öğrenci akışını yürütebilmesi sağlanabilecektir. Ayrıca Okul Gelişim Modeli üzerinden okul karnesi, özerk okul bütçesi, yeterlik değerlendirme uygulaması, yıl boyu eğitim sistemi, dijital portfolyo, kariyer ofisi, ders yolakları, kredili sistem, seçmeli ders ağacı, öğretmenlerin birikimli kararı, not standardizasyonu gibi çok sayıda uygulama önerilen yol haritasının ipuçlarını taşıyor.

Ortaöğretime geçiş sistemini sadece sınavlar üzerinden regüle etmeye çalışan bakış açısının olumsuz sonuçlar doğurduğu defalarca kanıtlandı. Bu nedenle TED tarafından önerilen yol haritasında olduğu gibi meselenin tüm boyutlarıyla ve tüm paydaşlarıyla birlikte ele alınması şart. Bu amaçla, mevzuat, zihniyet, katılım, ülke koşulları, okul süreçleri gibi çok sayıda değişkenin eşzamanlı değerlendirmeye alınmasını önemsiyoruz. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda gerek fiilen gerekse önerileriyle katkı sağlamış siyasetçi, bürokrat, müşavir, sivil toplum ve özel sektör temsilcilerinin görüşlerinin bir çalıştay yapılarak ele alınmasını yararlı buluyoruz.

Her yeni bakan yeni bir ekip kurarak kapalı oturumlarda sınav sistemi hakkında karar veriyor. Oysa önceki kararları alan veya katkıda bulunanların bakış açısı bu gibi durumlar da son derece önemli. Kapalı gruplarda, gizli olarak yapılan çalışmaların verimsizliği ortada.

Sayın Bakanımız Nabi Avcı'nın iletişime açık, objektif ve bilimsel kimliği ortaöğretime geçişte tarihin tekerrürünün ötesine geçme imkanı verebilir. Bu durumu bir şans olarak değerlendirip gerçekçi öneriler geliştirmenin zamanıdır."

Hürriyet